18 Nisan 2012 Çarşamba

Şeffaf Plaklarla Çapraşıklık Tedavisi -eCligner

eCLİGNER sistemi hareketli ve elastik malzeme yardımı ile, hafif basınç uygulayarak dişlerin etkin, doğru ve de hızlı bir şekilde istenen ideal pozisyona doğru hareket ettirilmesini ve bu işlemin neredeyse göze çarpmayan şeffaf bir plak/aparey ile gerçekleştirilmesini sağlamktadır. Bu apareyler sayesinde dişleriniz planlı tedavi evreleri kapsamında adım adım ideal duruş pozisyonlarına doğru hareket ettirilecektir.

Ergenlik çağını yaşayan gençlerin gerek dış görünüm, gerekse konuşma ve ses tonunda meydana gelen uyumsuzluklar ile yeme içme alışkanlıklarını olumsuz etkilemeleri açısından pekte benimseyemedikleri geleneksel braketler, teller, sabit ortodontik mekanizmalar yerine ergenliğin getirdiği bazı çekince ve endişelerden uzak bir şekilde bu göze görünmeyen estetik apareyleri gönül rahatlığı ile takıp kısa sürede sağlıklı ve düzgün dişlere kavuşabileceklerdir.

eCligner Teknolojisinin ana hatları



Hassas ve kusursuzplanlamayı sağlayan IT teknolojisi
Mükemmel estetik sonuç vermesi
Tamamen dijital ve bu sayede de kullanıcı dostu bir işlemci programı
Çok yönlü etkilileri olan kullanım perspektifi sunması
Tedavinin vereceği sonucu daha tedavi başlamadan görsel olarak izleyebilmek
Tedavi stratejisinin tedavi sürecinde değiştirilebilir olması
Diğer sistemlere nazaran daha kısa ve konforlu bir tedavi süreci
Yerine tamı tamına oturan, hastayı hiç rahatsız etmeyen bir aparey
Neredeyse göze hiç çarpmayan, diş ve diş etine uyum sağlayan şeffaf yapısı
Çok ince ve elastik olması, böylece konuşma ve estetik görünümde sorun yaratmaması
Hesaplı olması

2 Nisan 2012 Pazartesi

İMPLANT KİMLERE UYGULANIR





• 18 yaşını geçmiş bireylerde. (Şayet 18 yaş öncesi diş kaybı var ise; kayıp ön diş kaybı bile olsa mutlaka yer tutucular takılarak kemik gelişiminin tamamlanması beklenir.)
• Kemik yapısı uygun, sistemik durumu iyi kişilerde.
• Sigara tüketimi 14 adet altı olanlarda. (14 üstü olanlarda uyarılarak onay alınana uygulanabilir.)


İmplant Kemik Erimesi Olanlarda Uygulanır mı?

Kemik erimesi olanlarda implant özellikle tavsiye edilir. Çünkü implantların yivli yapısı yemek çiğnerken kemiğe yaptığı basınç kemikte masaj etkisi yaparak kan dolaşımını arttırır. Kemik erimesi olan kişilerin spor yapması önerilir. İmplantlar da kemiğe yaptığı basınçla masaj yapar. Yani kemik erimesi olanlarda implant önerilir.


Kalp, Şeker, Tansiyon Hastasına İmplant Yapılır mı?

Eskiden bu hastalara implant yapılamayacağına dair inanış vardı. Artık bu hastalıklara sahip kişilerde doktor konsültasyonu alınarak gerekli tetkikler yapılıp implant uygulanabilir.
Şeker hastalarında şekerin kontrol altında olması çok önemlidir. Şekeri kontrol altında olup ağız hijyenini sağlayan bir bireyin normal sistemik sağlığı iyi bir bireyden farkı yoktur.

23 Mart 2012 Cuma

Dental Estetik Center: İMPLANT TEDAVİSİ ÖNCESİNDE DİŞETİ TEDAVİSİ ÖNEMİ

Dental Estetik Center: İMPLANT TEDAVİSİ ÖNCESİNDE DİŞETİ TEDAVİSİ ÖNEMİ: İmplant tedavisi diş eksikliğinde uygulanan en popüler tedavilerdendir. Hasta memnuniyeti arttıkça uygulaması artan İmplant tedavisinin önce...

İMPLANT TEDAVİSİ ÖNCESİNDE DİŞETİ TEDAVİSİ ÖNEMİ

İmplant tedavisi diş eksikliğinde uygulanan en popüler tedavilerdendir. Hasta memnuniyeti arttıkça uygulaması artan İmplant tedavisinin öncesinde ağızda ön hazırlıklar yapmak gerekir.
Ağızda diş kaybı var ise bu kayıbın bir nedeni vardır.Dişeti hastalıkları da diş kaybının en sık raslanan sebebidir. Diş eti hastalıklarına neden olan etkenler ağızdan uzaklaştırılmadan implant uygulaması yapıldığında zamanla implantların etrafında da soruna neden olurlar(İMPLANTİTİS)
Dişeti hastalığına neden olan mikroorganizma var ise bu zaten dişeti hastalığının devam edeceğini gösterir. Önce bu mikroorganizmayı ağız ortamından uzaklaştırmak (mikroorganizma ile başetmek)ve tekrar kendine konak oluşturmasını engellemek gerekir.

İMPLANT AMELİYATI ÖNCESİ AĞIZ BULGULARININ DEĞERLENDİRİLMESİ
......DİŞETİ KANAMASI VAR MI?Fırçalama esnasında dişetlerin de kanama var mı?Aktif periodontal hastalığın olduğu durumlar da implant bölgeside enfekte olabilir.Kanama periodontal hastalığın en önemli bulgusudur.
......DİŞLERİN ETRAFINDA CEP OLUŞUMU 3mm den fazlamı?
......DİŞLER DE SALLANMA VARMI?
......DİŞLERİN ETRAFIN DA PLAK VE TAŞ BİRİKİMİ VARMI?
.....DİŞETLERİ ÖDEMLİ VE KANAMALI MI?Bu bulguların bir adedinin bile olması sorunun varlığını gösterir ve hemen değerlendirilmelidir.

Dil sırtı mıikroorganizmaların en çok konakladığı alandır.Ama bu alana mikroorganizmalar dişlerin etrafında ki plak ve taşlardan gelip konarlar.Bu nedenle ağızda mikroorganizmaların konaklayabileceği alanları mutlaka temizlenmesi gerekir.Dişlerin etrafı ,dişeti cepleri mikroorganizmalar için cazip alanlardır.Diş taşı temizliği ve politürlerle bu bölgeler temizlenmelidir.
Hasta plak birikiminin sebebi konusunda bilğilendirmeli ve plak birikimiyle nasıl başedeceği öğretilmelidir. Yani AĞIZ BAKIMININ ÖĞRETİLMESİ VE ÖNEMİNİN ANLATILMASI GEREKİR:



DİŞETİ TEDAVİSİNİN YAPILMASI:Dişlerin etrafında kemik kayıplarının tespiti için ölcümleri yapılır. Röntgen kontrolü mutlaka yapılmalıdır..Defektlerin büyüklüğüne göre tedaviler yapılmalıdır.
DİŞETİ TEDAVİSİNİN SONUCUNDA ULAŞILMAK İSTENEN HEDEF
.....Dişetlerinde kanamanın ortadan kalkması.
.....Sondla kontrolde dahi dişetinde kanamanın olmaması.
.....Dişetlerinde yıkılmış liflerin tekrar onarılıp,sağlıklı portakal kabuğu görüntüsüne gelmesi
.....En önemlisi mikroorganizmaların konak yerleri olan dişeti ceplerinin elimine edilmesi
.....Dil sırtındaki mikroorganizma seviyesinin hastalığa neden olmayacak hale getirmektir.Doğal dişin kaybına neden olan mikroorganizma implant içinde tehlike oluşturmaktadır.
DİŞETİ HASTALIKLARININ TEKRARLANMASINA NEDEN OLAN ETKENLER:
.....SİSTEMİK HASTALIKLAR(Kontrol edilmeyen şeker hastalığı vb)
.....SİGARA
.....İLAÇ KULLANIMI
.....HASTA KATILIMI(KÖTÜ AĞIZ BAKIMI)Bu etkenlerin değerlendirilip hasta motivasyonunu ve kontrolünü elden bırakmamak gerekir.


Başlangıç tedavisinden sonra hasta takibe alınmalıdır.Fırçalama alışkanlığının oluşmasın da bu kontroller çok önemlidir. İmplant uygulaması sonrasın da da üç ve altı aylık kontroller mutlaka yapılmalı.Siğara kullanımı kontrol altına alınmalıdır.

9 Mart 2012 Cuma

GÜLÜMSEMENİN A,B,C'Sİ

Dişler, yüzünüzü en iyi tamamlayan, hatta imajınızı yansıtan en önemli şeylerden biridir ve diş deyip geçmemek gerekir...
Gülümsemenizin A’ sı
Dişlerin diş eti ile olan ilişkisi (Kırmızı-beyaz ilişkisi)
 
 
Ön keser dişlerinizin üstündeki diş etinizin, gülümserken tamamen ortaya çıkması pek de isteyeceğiniz bir görüntü değildir. Ön iki kesici diş, diş eti ile birleştiği yerin hemen üstünden başlar ve dudak hattı köpek dişlerinin, diş eti ile birleştiği yere, paralel bir kavis çizer. Bu kavis daha yukarıdan geçer ise buna “Yüksek dudak hattı” denir. Tedavisi için, diş etine manikür (Gingivektomi) yapılması gerekir. Bu basit uygulamayla diş etlerinizin görünmesini engellemiş olursunuz.
Kavisin aşağıdan geçtiği durumlarda, ön dişlerin %75–100’ü gözükmez. Buna da “Düşük dudak hattı” denilir. Dr. Güzin Kırsaçlıoğlu: “Özellikle 30–40 yaş sonrasında üst ve alt dudakların elastikiyetinin giderek azalması sonucunda üst dişlerin daha az, alt dişlerin daha çok gözükmesinin de bu gruba girdiğini söylüyor. Alt dişler, çay kahve sigaradan daha çok etkilenip sarardıkları için kişinin yüzünde bakımsız bir görüntü oluştururlar. Dişlerin daha görünür hale getirilmesi bakışı üst dişlere çevirir.
PORSELEN LAMİNAT VENER uygulamaları veya kompozite dolgularla dişin ön yüzeyine yapılan uygulamalar dudağı tekrar eski konumuna getirir.
Bu uygulamalar yüzünüze daha genç ve güleç bir ifade verir
Gülümsemenizin B’ si
Dişlerinizin formları ve renkleridir.
 
 
Özellikle ön ve yan kesici dişlerinizin formu ve rengi cinsiyetiniz ve yaşınız hakkında karşınızdaki kişiye fikir verir. Genç insanların dişleri daha beyaz ve parlaktır, çünkü dişe parlaklık veren mine tabakası daha fazladır. Zamanla mine tabakanız aşınır, incelir altında bulunan daha sarı ve mat olan tabaka belirginleşir. Hatta dişiniz yıpranarak uçlarında kırıklar ve çatlaklar oluşur.
Daha genç görünümlü dişlere sahip olmak istiyorsanız mineden zengin görünümlü dişler yaptırmalısınız. Yıpranmış, kırılmış dişlerinizin görüntüsünü laminalarla düzelttirebilirsiniz.
Dişleriniz cinselliğiniz hakkında da fikir verir
Erkeklerin dişleri daha köşeli formdadır. Kadınlarınki ise yuvarlaktır. Yan kesici dişlerin yapısının köşeli olması erkeklerde belirgindir. Erkeklerde e bir diğer belirgin görüntü de köpek dişlerinin sivri olmasıdır. Kadınlarda tam tersi biraz daha düz ve ön dişe oranla daha küçüktür. Mine boyutunda yapılan törpülemelerle dişlerin formları yüzünüze daha uygun hale getirilebilir. Buna “Countring” işlemi deniliyor. Bu işlemi yaptırmadan önce doktorunuz, diş yüzeyinde törpüleme yapılacak yerleri, asetatlı kalemlerle boyayıp fikrinizi alabilir.
Diş rengi
Bazen, dişlerinizi fırçalasanız da sarı görünüme sahip olursunuz. Bebeklik ve çocukluk döneminizde kullandığınız antibiyotiklerin tesiri ile dişlerinizde sarı, hatta kahverengi lekeler oluşur. Bu tip lekelenmelere sahip olmanız “Dişlerini fırçalamıyor musun?” gibi sorularla sık sık karşılaşmanıza sebep olur. Hâlbuki bu renklenmeler fırçalansa da geçmemektedir.
Dişlerinizin rengi koyu olduğunda ya da bu tip lekelenmelerinizde “18 yaşını geçmiş tüm bireylerde” beyazlatma (Bleaching) işlemi yapılır. 1990’lı yıllarda Amerika’da ağız antisepsisinde kullanılan carbomid peroksidin diş ana rengini ağartıcı özelliği tesadüfen keşfedilmiştir. Bundan sonra bu jel geliştirilerek kişiye özel plaklarla gerek evde kendi kendine uygulanarak gerekse muayeneler de özel ışık cihazlarıyla kullanılarak beyazlatmalar yapılmış, başarılı olunmuş ve estetik diş hekimliğinin de vazgeçilmez bir tedavi yöntemi haline gelmiştir.
Beyazlatma işlemi artık günümüzde muayenehanelerin vazgeçilmez tedavi yöntemidir, ancak dikkat edilmesi gereken hususlar da bulunmaktadır, bir hekimin denetimi olmadan, rast gele market ya da eczanelerden satın aldığınız ağartıcıların kullanımı dişinize zarar verebilir.
Gülümsemenizin C’ si
Dişlerin birbirlerine olan konumları yani dizilimidir.
 
 
 
Üst ve alt dişlerinizin çenedeki sıralanışı, yüzünüze uygun olmalıdır. Çenenizin büyük, dişlerinizin de küçük olduğu durumda dişleriniz aralıklı olur. Bu aralıklardan ağız içinizdeki karanlık yansıdığından, dişleriniz olduğundan daha sarı gözükür. Bu tür dişler, süt dişlerine benzediğinden ve süt dişlerinin de yapısı aralıklı olduğundan yüzünüze çocuksu bir ifade verir. Bu aralıklar, adhesive (Yapıştırma) tekniklerinin geliştiği günümüzde, kompozit malzemelerinin de gelişmesiyle kompozit laminalarla çok kısa sürede kapatılır. Ağzın içindeki karanlığın yansıması kesildiğinden, dişleriniz daha beyaz ve muntazam gözükürler. Porselenden hazırlanan laminaların aralık kapamada kullanılması da kullanılan diğer yöntemlerden biridir.
Sadece ön iki diş arasında aralığın olduğu 10–12 yaş arası çocuğunuzun dudağı kaldırıp, dudak kasının bağlantısına bakmanız gerekir. Bu bağlantının iki ön dişin arasında olduğu durumda iki ön diş aralık kalır. Kasa yapılacak küçük bir müdahale ile aralığın oluşmadan kapanması sağlanır.
Çenenizin küçük, dişlerinizin de büyük olduğu durumlarda ise dişlerde çapraşıklık oluşur. Çapraşıklıklar gıdanın kolay tutunmasını taş ve çürük oluşumuna sebep olur. Tedavisi ortodontik tedavi yani tel takılmasıdır. Eskiden sadece çocuklara yapıldığı düşünülen ortodontik tedavinin artık erişkinlere de yapıldığı herkes tarafından bilinmektedir. Bu yüzden ortodontik tedavide kullanılan tellerin estetik olanları üretilmektedir, yani dişe yapışan küçük küçük metallerin yerini günümüzde diş renginde hatta şeffaf olanları almıştır. Çapraşıklık tedavisinde kronlar ve lamınalar da hekim tercihine göre kullanılmaktadır. İçinde metal olan porselenlerin yerini süratli bir şekilde metal içermeyen porselenler almaktadır.
Zirkonyum kronlar metal içeren porselenlere oranla daha estetik ve aynı zamanda dayanıklıdır. Kaplamalar ışık geçirgenliği olmadığından ve içlerinde metal yapılar olduğundan diş etine bakan kısımlarında metal yansıması sebebiyle mor görünüme sahip olmaktaydılar. Şimdi bu mor görüntüler metal desteksiz kaplamaların sayesinde tamamen ortadan kalkmış bulunmaktadır.
Gülüşünüz
• Karşıdan dişlerinize baktığınızda, dişleriniz perspektife göre arkada kalırken, açık rengi ile gülümseme sırasında öne çıkar.
• Dişlerinizin uç kısımları alt dudağınıza paralel ise, pozitif gülüş olarak tanımlanır.
• Köpek dişlerinin uzun ön dişlerin kısa olduğu gülüş ise negatif gülüştür. Negatif gülüş, hattına sahip bir bireyde dişe yapılan küçük ilave ve törpülemelerle daha pozitif gülümseme sağlamak mümkündür

7 Mart 2012 Çarşamba

DİŞLER NEDEN ÇÜRÜR?

Ağzımızda bulunan bakteriler çoğunlukla dişlerin ve dilin üzerindedir. Ve özellikleri açısından şekerli ve unlu yiyeceklerin ağızda kalan artıklarından asit oluşturabilmektedir. Bu asitler, dişlerin mineral dokusunu çözerek dişin minesinin bozulmasına ve sonuçta da diş çürüğünün başlamasına neden olur. Diş doktorlarının kavite dedikleri oyuklara neden olmaktadırlar.
Uzun yıllar, nedeni bilinmeyen bir hastalık gözüyle bakılan diş çürüğünün günümüzde “çok sebebe bağlı bir hastalık” olduğu anlaşılmıştır. Diş çürüğünün başlıca 3 etkeni vardır:
Bakteri plağı (Diş plağı adı da verilir), Karbonhidratlı gıdalar (Şeker, un... gibi), Kişinin yapısal özellikleri. Örneğin diş yapısı, tükürüğün miktarı ve kalitesi.)



Diş sağlığı dengeli olan bir kimsede bu etkenlerden birisi değişikliğe uğrarsa, çürük ortaya çıkar.
DİŞ       DİŞ ÇÜRÜĞÜ NASIL OLUŞUR VE NASIL İLERLER? Çürük, daima dişin yüzeyinden başlar ve ilerleyerek dentin tabakasına erişir. Dentin, mineden daha fazla organik madde içerir. Bu nedenle çürük bu tabakada daha çabuk yayılarak dentini bir burgu gibi deler; fakat çürüğün ilerleme hızı, kişiden kişiye ve dişten dişe çok değişir. Minenin çok sert ve kalın olduğu dişlerde çürük zor ilerlerken, minenin ince olduğu dişlerde çabuk ilerler.
Unutulmaması gereken bir husus da, dentinin dişin bir savunma organı olduğudur. Dentin içinde kanalcıkların ucunda odontoblastdenilen yapım ve onarım hücreleri bulunur. Bu yapı çürük dentini tamir dokusu ile tıkayabilirler. Odontoblastlar adeta duvar işçileri gibi açık kanalların ağzını tıkarlar. Kendiliğinden olan bu savunma, bazen hızla ilerleyen çürük karşısında yetersiz kalabilir. Yavaş ilerleyen çürükler de de dişi şasırtıcı şekilde korur.
DİŞİMİZİN ÇÜRÜDÜĞÜNÜ NASIL ANLARIZ?

Çürük ve oyulmuş bir diş, koyu renkli boşluğuyla kolayca tanınır. Fakat bazen çürük çukurcuğu gizli kalır ve diş hekimi ancak yardımcı tanı araçlarıyla (mesela diş röntgeni gibi) teşhis koyabilir. Dişteki matlaşma ara yüzdeki çürüğün belirtisidir. Ağız kamerasıyla Hekiminiz bunu hemen fark eder.
Çoğu zaman çürük, diş olukların da ya da birbiriyle kesiştiği yerde, dişin boyun kısmında görülür. İki diş arasında kalan gizli çürükler uzun süre fark edilmez. Bu tür çürüklerde “...Kişi yumuşak bir şey yerken dişinin birden bire kırıldığından bahseder.’’
Diş çürüğünde diş hekimine gitmeyi gerektiren en önemli belirtigenellikle ağrıdır. Ağrı, soğuk, sıcak, tatlı veya ekşiden olur. Ağrının şiddeti kişiden kişiye değişir. Soğuk sıcak teması kesilince ağrıda ortadan kalkar. Çürük tedavi edilince soğuk, sıcak teması olsa da ağrı olmaz.
 Çürük tedavi edilmez ise bir süre sonra ağrı kesici alsa da geçmeyen ağrılara döner. En üzücü ağrı gece uyutmayan ağrıdır.
DİŞLER NEDEN HEP GECE AĞRIR?

Diş yapısı kapalı bir kutu gibidir. Ama bu kutu esnemeyen yapıya sahiptir. Bu nedenle dişin içinde bir iltahablanma olduğun da bu iltihabın basıncı özellikle gecelerin yastığa başın konulması ile zonklar tarz da ağrıya döner. Gece vücut direncinin en düşük olduğu dönemdir. Bu nedenle ağrı normalden daha yoğun algılanır.
DİŞİMİN ÇÜRÜMESİNİ ENGELLEMEK İÇİN NE YAPMALIYIM? İlk yapılması gereken şey diş hekimine gitmek ve onun önerilerine uymak olmalıdır. Diş çürümesinin önüne geçmek için süt azı dişleri çıkar çıkmaz fırçalamaya başlamak gerekir. Birçok ağız bakım ürününü bilinçli kullanmak, karbonhidrat içeren gıdaları tüketir tüketmez dişleri fırçalamak. Fırçanın olmadığı durumda en azından ağzımızıçalkalamak da gerekir.

DİŞ HEKİMLİĞİNDE PRF ELDE EDİLMESİ

PRF’ İN GEREK YUMUŞAK GEREKSE SERT DOKU İYİLEŞME HIZI VE KALİTESİNİ ARTTIRDIĞI YAPILAN ÇALIŞMALARDA GÖZLENİLMİŞTİR.
PRF NE DEMEKTİR?
Açılımı ’’Platet Rich Fibrin’’ dir. PRF hastadan kan alınarak, belirli bir devirde ve 12 dakikalık bir santrifuj işlemi uygulanarak elde edilir. PRF kullanılmasının amacı sert doku ve yumuşak dokudaki iyileşme hızını ve potansiyelini arttırmaktır.
PRF elde edilirken herhangi bir kimyasal madde kullanılmadan, sadece hastanın kendi kanını kullanarak santrifüj işlemine tabii tutarak elde edilir.
Yapılan çalışmalar sonucunda diş hekimliğinde;
Peri implantitis (implant iltihapbı) defektlerinin onarılması,
Çekim soketinin daha hızlı iyileşmesi,
Yapılan flabin ve implant yerinin daha hızlı iyileşmesi ve sağlıklı bir yara kapanmasını sağlamak amacıyla, kullanılmaktadır.

6 Mart 2012 Salı

ORTODONTİK TEDAVİ NE ZAMAN YAPILMALIDIR?

Süt dişleri dökülüp yerine daimi dişler çıkmaya başlayınca anne ve babada da bir telaş başlar: ‘ Ya çocuğumun dişleri eğri çıkarsa!’…Özellikle kendi dişleri eğri olan anne babaların en büyük sıkıntısı ve korkusudur.
Alt ön dişler süt dişlerinin arkasında ve V şeklinde çıkarlar. Üstelik dişlerin ucunda da kırık kırık görüntüler vardır.
Üst ön dişler de alt dişlerin tam aksine süt dişlerin önünde yer alır. Onların da ucunda girintili çıkıntılı görüntü vardır. Her iki durum da gayet normaldir. Alt dişler dilin basıncıyla öne, üst dişler ise dudağın basıncıyla arkaya dönerler. Dişlerin ucunda yer alan girinti çıkıntılar ise ! gelişim olukları’ dır. Dişlerin sürmesinin ardında uç kısımları düzleşir.
Karışık dişlenme dediğimiz dönem 7 yaşında başlar, 12 yaşında da tamamlanır. Bu dönemde dişlerin görüntüsü aileleri endişelendirir ve biran evvel ortodontik tedavinin başlamasını isterler. Ortodontik tedaviye en iyi başlama yaşını diş hekiminiz karar verir.
Büyüme ve gelişim dişlerin hareketini de etkiler. Erken başlanan ortodontik tedavi, tedavi süresini uzattığı gibi maliyeti de arttırır.
Çapraşıklık ve sorun çeneler arası ilişkiden kaynaklanıyor ise, örneğin, sabancı çenesi diye tabir edilen rahmetli Sakıp Sabancı’nın çene yapısına sahip olan çocuklarda alt çenenin öne doğru gelişimini durdurmak için tedaviye biran evvel başlanmalıdır.
Çene ilişkilerinin normal fakat tek dişin bulunduğu konumdan diğer dişlere nazaran çok önde ya da çok geride olduğu ‘ tek diş yan çapraz’ ilişkilerde de erken müdahale gerektirir.
Aşırı çapraşıklığın olduğu ya da dişlerin aşırı fırlak durduğu ( tavşan diş) durumlarda çocuk, çevresi tarafından eleştirilir hatta dalga geçilir ise bu duruma yardımcı olmak maksatlı erken ortodontik tedaviye başlanılabilir. Eğer ergenlik döneminde ya da ileriki dönemde çapraşıklık yeniden ortaya çıkarsa ‘ retreatment’ denilen kısa bir tedavi programı belirlenebilir.
Bir genelleme yapmak gerekirse çoğu ortodontik tedavi 9-14 yaşları arasında gerçekleştirilir. Tedavinin zamanına ise, 1-5 yıl arasında tamamen tedavinin seyrine ve çocuğunuzun gelişimine göre karar verilir.
Yaş ve tedavinin uzunluğu arasında istatistiksel olarak anlamlı ve korelasyon göstermiştir.
Süt dişleri dökülüp daimi dişler çıkmaya başladığında çocuklarınızı mutlaka diş hekimine götürüp muayenelerini yaptırın ama sakın çocuğumun dişleri çapraşık olacak endişesi taşımayın.
KORUYUCU ORTODONTİ
Koruyucu ortodontinin amacı dişler çapraşıklaşmadan önlemler almak ya da çapraşıklığın oluşmasına neden olan unsurları ortaya çıkarıp elimine etmektir.


SÜT DİŞLERİNİN ÖNEMİ: Süt dişleri daimi dişlerin yerini tutan doğal yer tutuculardır. Bu nedenle normal düşme zamanlarına kadar ağızda kalması gerekir. Süt dişleri de flour uygulamasıyla güçlendirilmelidir, çürüdükleri zaman doldurulmalıdır. Çocuklarımıza 2 yaşından itibaren diş fırçalama alışkanlığı verilmelidir.
YER TUTUCULAR: Süt dişlerin erken kaybı olduğunda alttaki daimi dişin gelişimine bakmak gerekir. Şayet daimi diş, kök gelişiminin 32 sini tamamlamış ise yanında yer alan diğer dişler bu bölgeye kayıp çapraşıklığa neden olabilir.
Bu nedenle kaybedilen süt dişinin yerini alan yer tutucular yapılmalıdır.


KÖTÜ ALIŞKANLIKLARIN TESPİT EDİLİP ORTADAN KALDIRILMASI: Parmak emme, emzik emme, kalem ısırma ( ilkokul çocuklarında) gibi alışkanlıklar henüz gelişmekte olan kasların üzerinde olumsuz etkiye sahip olurlar ve dişlerin ‘V’ şeklini almasına ve ön dişlerin çene kapandığında bile kapanmamasına sebep olurlar.
Emme içgüdüsü yaşamsal bir güdüdür. Çok radikal yöntemlerle ‘parmak emme’ gibi alışkanlıklar ortadan kaldırılmamalıdır.
Alışkanlığın yerine başka bir şey konulup, çocuğun dikkatini başka şeye yönlendirmek gerekir. Bu alışkanlık özellikle çevre tarafından alay edilen ve eleştirilen hal alır ise kalıcı hale gelir.

SOLUNUM PROBLEMLERİ: Özellikle kreş çocuklarında üst solunum yolu enfeksiyonları sık rastlanır. Geniz eti büyümesi, burun tıkanıklığı, çocuğunuzu ağız solunumuna iter.
Burun solunumu yapmaya teşvik etmek gerekir. Burunun temiz olmasına,uyunulan odanın nemlendirilip havalandırılmasına dikkat etmek gerekir. Şayet geniz eti büyümesi var ise mutlaka kulak burun boğaz uzmanlarından destek alınmalıdır.
Burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta ise uzun süren bir gribal enfeksiyonun ardından çocuğunuzun ağız açık yatmaya alışmasıdır. Bu nedenle burnun açık olduğundan emin olunca ağzı uyurken yavaşça kapatmak, bu alışkanlığın ortadan kalkmasına yardımcı olur.


SÜRME REHBERLİĞİ: Dişlerin anneden, çenenin babadan alındığı ya da tam tersi olduğu çocuklar çapraşıklık ya da aralıklı diş yapısına sahip olacak adaylardır. Bu durumun tespiti de röntgen tetkikleri ile anlaşılır.
Çapraşıklık 4 kişilik arabaya 5 kişinin binmesinde olduğu gibi çeneye sığmayacak genişilikte dişlerin çıkması ile oluşur. Bu nedenle 1. Premolar dişinin çıkar çıkmaz çekilmesi çapraşıklık oluşmadan sorunun çözülmesini sağlar.

BASİT ÇAPRAŞIKLIKLAR: Bir dişin yana çene kavsinin olması gerektiği yerin ilerisinde ya da gerisinde olduğu durumdur. Bir takım basit hareketli apareylerle gidişat yönlendirilerek ortadan kaldırılır.
Büyüme ve Gelişim akan bir nehir gibidir. Önüne set gerip baraj oluşturup bu enerji olumlu yönde şekillendirilebilir. Koruyucu ortodonti de çapraşıklığı veya çene anomalilerini bu şekilde ortadan kaldırır

HAMİLELİK VE DİŞ

Hayatın doğal bir süreci olan hamileliği keyifli geçirilmesi hepimizin dileği. Hamileliğin sonunda da sağlıklı bir bebeğe kavuşmak ise hepimizin temennisi.Hamilelik dönemi denilince en çok dikkat edilen şey beslenmedir. Bu beslenme çocuğun kemik yapısının yada zekasının iyi olası içindir. Diş ve diş sağlığı için beslenmenin hiç önemi yok mu dur?


Hamilelik döneminde süt ve daimi dişlerin tomurçukları çene içinde oluşur. Hamilelik esnasında mineralden zengin beslenmek diş yapısını güçlendirir. Her zaman ihtiyacımız olan kalsiyum,fosfor,potasyum ,vitaminlere hamilelik döneminde daha çok ihtiyaç duyarız.Diş tomurcuklarının yapısını güçlendirmek için beslenmemize dikkat etmeliyiz ,özellikle son üç aylık dönem önemlidir.

Halk arasında çok yaygındır. Bulantılarım çok oldu bebeği besliyemedim. Bebekde kalsiyumunu benim dişlerimden aldı? Ne kadar doğru . Bulantılar hamileliğin ilk 3 ayında görülür. Bu dönemde bebeğin hiçde annesinin kalsiyumuna ihtiyacı yoktur.
Ya da her hamilelik bir dişime mal oldu? sözü vardır. Hamilelikte değişen hormonal yapı dişetlerinin üzerinde etkin olarak diş etlerinin daha enfeksiyona yatkın olmasına sebep olur. Mevcut dişeti sorunu hamilelikte daha belirgin hale gelir. O yüzden hamileliğe girmeden önce diş ve dişetlerinin mutlaka bir dişhekimi tarafından muayenesi yapılıp , gerekli tedavilerin yapılması gerekiyor.


Özellikle dişetilerin de sorun olan anne adayının hamilelik esnasında dişeti kanamaları çok sık görülür. Dişeti kanayan anne adayı fırçalamadan çekinerek fırçalama miktarını ve süresini kısaltır. Birde kişide mide bulantısı sorunu varsa dişetleri enfeksiyona daha yatkın olur. Bu tablo sonucun da dişeti problemine dayalı dişlerde sorunlar kaçınılmazdır. Yani hamilelik dişlerde kayıbın primer sebebi değildir. Hamilelikte değişen hormonal yapı dişlerde enfeksiyona yatkınlık kılar.

Hamilelikte çürük miktarının artmasında da bulantıların etkisi vardır. Bildiğimiz gibi mide asidi HİDROKLORİK asidir. Bu asit yediğimiz yiyeceklerin öğütülmesinde etkinken bulantı ile ağza geldiğinde dişlerde tahribata neden olur. Özellikle sabah bulantılarının ardından mutlaka dişleri fırçalamak gerekir . Fırçalamanın mümkün olmadığı durumlarda suyla gargara yapmak gerekir.

Bazen dişleri fırçalamak da mide bulantısına neden olur. Böyle bir durumda başımızı aşşagı doğru eğerek dişlerimizi fırçalamak ,küçük başlı diş fırçası kullanmak bulantıyı ortadan kaldırma da etkin olabilir.Macunların tadı yada kokusundan midesi bulananlara tavsiyem çocuk macunlarıdır. Çocuk macunlarının tatları şekerleme gibidir.
Mide asidi ağızda şayet başlangıç halinde çürük varsa bunların ilerlemesine de sebep olacağından hamilelik öncesinde bu çürüklerin tespit edilip doldurulması önemlidir.Aslında hamileliğe karar vermeden önce mutlaka dişhekimine gidip genel bir kontrol yapılması gerekir.
Bu kontrol mutlaka röntgenle desteklenmelidir. (Panoramik dediğimiz bütün dişleri gösteren röntgen)Çünkü hamilelik uzun bir süreç olduğundan bu dönem esnasında radyasyondan dolayı asla röntgen çekilemediğin den , bir problem dahilinde bu röntgen yardımcı olacaktır.

Pek çok kişi dişlerini fırçalar dişlerini fırçalanmasına rağmen hala diş ve dişeti problemleri yaşayanlar vardır. Bunun altında yatan sebep etkin ağız bakımını bilmemek ya da yapamamaktan kaynaklanır. Etkin diş fırçalamayı ve diş ipi kullanımını bilmiyorsak mutlaka öğrenip uygulamaya başlıyalım . Tam bir ağız bakımı etkili fırçalama ve iplik kullanımıyla olur. Dili ve yanakları fırçalamakta önemlidir.

Hamilelik de flour kullanımı bazı ülkelerde uygulanan koruyucu önlemdir. Fakat ülkemizde içme sularının tam anlamıyla denetimi yapılamadığından bu konuda kararı kişi ve kadın doğumcunun vermesi daha uygun olur. İçme suyunda flourun fazla olduğu bölgeler de flourozis dediğimiz dişlerde sarı kahverenği lekelenmeler olur.

Hamilelikte kullanılan ilaçlarında diş üzerinde olumsuz etkileri olabilir . Özellikle tetrasiklin grubu ilaçlar dişleri boyar. Hipoplazi dediğimiz dişin üzerinde görülen sarı kahverengi görüntünün sebebi çoğu zaman annenin hamilelik döneminde kullandığı ilaç ve geçirdiği ateşli hastalıklardır. Bu nedenle vücut direncini yükseltip hamilelekte mümkün olduğu kadar hastalanmamaya ve ilaç kullanmamaya özen göstermek gerekir.

Hamilelik döneminde ortaya çıkan diş problemlerinin tedavisi mümkündür. Genellikle diş çekir mi???? sorusu gelir. Uygun bir anestezikle diş çekilir. Antibiotik kullanılmasını çok istemezsek te kullanılır. Çünkü iltahaplı bir dişin bebeğe daha çok zararı vardır.

Hamilelikde yapılacak diş tedavisinde dikkat edilmesi gerekenlerden biride hamile hastanın hekim korkusu taşımamasıdır. Hekim korkusu olan hastada ; tedavi esnasında korkudan adrenalini yükselerek istenmeyen durumlara neden olabilir. Bu nedenle ilk üç ay düşük tehlikesi, son üç ayda erken doğum tehlikesi olabileceğinden tedaviye karşı duyulan korkunun hastaya yapılacak telkinlerle giderilmesi gerekir. Çok korkan hastada dişini yaptırmamak için bahaneler oluşturanlarda sadece acil durumu ortadan kaldırıp tedavinin tamamlanmasını hamilelik sonrasına ertelemek gerekir.

Hamilelik sonrasına ertelenecek tedaviler içerisinde röntgen çekmenin zorunluluk olduğu tedavilerde vardır. Örneğin kanal tedavisi gibi tedaviler de ağrının ortadan kaldırılmasıyla tedavi geçici restorasyonlarla bitirilip tamamlanması hamilelik sonrasına ertelenir.
Unutmamak gerekir ki hamilelik patolojik bir durum değil fizyolojik dir. Hormonlar zamanla düzelerek tekrardan normal hayata dönülür.Sağlıklı günler diliyorum.

DİŞ AĞRISI

Dişlerimizin vücut sağlığındaki önemini bilmeyenimiz yoktur. Ama çoğu zaman dişlerimizi ağrı ya da çürük nedeniyle kırılma ile anımsar ve önemseriz. Bazen dişimizde oluşan ağrıyı fazlaca önemser iken bazen de hiç umursamaz ihmal ederiz.

Dişimiz de bazen yüzümüze kulağımıza vuran ağrının sebebi çok basit bir çürükden kaynaklana bilir. Bu durumda çözümü de basittir.

Bazen aynı bölge üzerinde olan bir iki dişi kapsayan ağrılar olur. Ve aşşağı da anlatılan ağrı tiplerinin bir kaçı siz de gözüke bilir. Örneğin hem kulağa vuran ağrı hem de soğuk sıcak temasın da ağrı oluşabilir. O zaman sorun hem bir dişin çürüğünden hem de gömülü alt yirmiyaş dişinden kaynaklanabilir.İşte bu durum da çözüm de kombine bir tedaviyle olur.Amacım şiddetli yada basit bir ağrı yaşanıldığın da ne çözüm bulabilirim diye araştıran okuyucuların içini rahatlatmak ve bir an evel sağlıklarını ihmal etmeden dişhekimine gitmelerine yardıncı olmaktır.


Peki hangi ağrı neyin belirtisidir.

SICAK ;SOĞUK HASSASİYETİ;YADA SICAK SOĞUK TEMASI SONUCU ORTAYA ÇIKAN AĞRI::::
1. Dişlerde çürük olduğunda ilk belirtisidir.
2. Yeni yapılan dolgu yada kaplamanın 15-20 gün kadar bu tip hassasiyeti ve ağrısı olur.
3. Dişlerde fırçalamanın hatalı yapılmasından dolayı aşınmalar varsa
4. Düşme ve çarpma sonucu dişlerde oluşan kırık ve çatlaklarda
5. Gıcırdatma(Bruksizm) sonucu dişlerde ortaya çıkan aşınmalar ve çatlamalarda
6. Asid erozyonu sonucu aşınmış dişlerde
7. Blumik hastalar da dişlerin boğaza bakan kısımların da aşınmalar olur.Aşınmış bölğeler de
8. Dişeti çekilmesi sonucu açığa çıkmış, diş kök yüzeylerin de
9. Dişeti tedavisi sonucun da bir ay a kadar uzayan hassasiyet.
10. Dişi tam örtmeyen ya da kırılan dolgularda.Çatlayıp bütünlüğünü tam bozmamış amalgam ve kompozit dolgular da
11. Eskimiş kaplamalı dişler ,de, kaplama kenarların da oluşan açıklıklarda
12. Alt kısmına koruyucu kaide konmamış amalgam dolgular da

TATLI GIDANIN TÜKETİLMESİ SONUCU ORTAYA ÇIKAN AĞRI

1. Mutlaka diş ,çürük açısından değerlendirilmelidir.
2. Dolgu ve kaplama varsa özellikle eski ise atında çürük olabilir.
3. Aşınmanın yoğun olduğu dişlerde



GECE UYUTMAYAN,ZONKLAR TARZDA AĞRI.(Gece ağrısı)
1Dişin apse yaptığı her tür durum da bu tip ağrıyı duymak mümkündür.
2.Dişin iç kısmında yani pulpa odasının içindeki damar ve sinirler de oluşan iltahapta..
3.Yirmi yaş dişinin çıkması esnasında etraf dokular da oluşan iltahap ta
4Akut sinuzitin ağrısı da gece uyutmayan ağrıya sebep olur.

KULAĞA VURAN SİNSİ AĞRI(bazen alt keserlere de vurur)
1. Alt yirmi yaş dişlerinin çıkmak isteyip de çıkamadığı ön dişlerin altına sıkıştığı durum da ortaya çıkar.
2. Çene eklemindeki deformasyona bağlı olarak kulağa vuran ağrı oluşur.

ŞAKAKLARA VURAN AĞRI: 1.Üst yirmi yaş dişlerinin gömülü kaldığı durumda ortaya çıkabilen ağrıdır. Hemen röntgenle değerlendirilmelidir.

1. GÖZE VURAN AĞRI. 1.Üst köpek dişlerinin iltahaplandığı durumda
2. Gömülü köpek dişinin ağrısı.


Burada genel hatları ile özetlediğim ağrılar ,mutlaka dişhekimine danışılmasının gerektiği durumlardan oluşur

Ağrının olduğu durumlar da Acil olarak yapılacak ilk şey ağrıyı yapan unsuru hemen uzaklaştırmaktır.Sıcak soğuk tüketimini kesmek yada sıcak soğuk tüketimini ağrı yapan bölge de yapmamak en mantıklısıdır.
Gece zonklar tarzda ağrı oluştuğun da yapılacaklar ise.
1. Ağrı kesici almak
2. Başınızı yükselterek yatmak.Hatta oturur pozisyonda yatabilirsiniz.
3. İltahabik durumlar da soğuk ağrıyı rahatlata bilir. Yani buz uygulamak ağrınızı rahatlabilirsiniz. Soğuk suyla ağzınızı çalkalaya bilirsiniz. Sıcak ağrıyı arttırıcı etkiye sahiptir.
4. Yanak tarafına alkollü pamuk koymak yada aspirinin hiç bir faydası yoktur. Hatta dişetini tahriş eder.
5. Karanfili bir parça zeytinyağın da ezip bir parça pamuğa koyup çürük varsa çürüğün içine yerleştirmek ağrıyı kesmekte etkindir..Ağrısız sağlıklı günler diliyorum…………….

DİŞ HEKİMİ KORKUSU VE KORKUYU YENME YOLLARI

DİŞ HEKİMİ KORKUSU Bu yazının başlığını okuduğunuzda bile kalbiniz atmaya, karnınıza ağrılar girmeye başlıyorsa bu yazı tam size göre. Boğaz da sanki bir yumru varmış hissi veren; ama çürük bir dişin ya da eksik olan dişin oluşturduğu rahatsızlıkla günler geçirmenize neden olan DİŞ HEKİMİ KORKUSU aslında asılsız bir korku. Nasıl mı? Çünkü günümüz şartlarında bu korkunun olmasını gerektirmeyecek şekilde diş tedavileri yapılmaktadır. Dişhekimliğin de teknoloji çok gelişti.
Şimdi “ diş hekimi korkusunun” nedenlerini ve bu korkunun nasıl topluma yerleştiğini inceleyelim.



KORKU DOĞAL BİR DUYGUDUR:

İnsan doğasında korku duygusu vardır ve doğal bir dürtüdür. Korku, yaşamımızı sürdürebilmekte bizlere yardımcı olur. Eğer korkmasaydık, sürekli sürekli olarak sonu belli olmayan riskler alırdık. Bu nedenle güvenli bölgelerimiz vardır. Bedenimizin 50 cm ötesine kadar olan güvenli bölgemizdir.

Bu bölgemiz mahrem alanımızdır. Buradan içeriye sadece eşimiz,ebebeynimiz, çocuğumuz ve yakınlarımızın girmesi bizi rahatsız etmez. Bu nedenle asansöre bindiğimizde asansörün dibine yanaşıp aşağıya bakarız yani kendimizi kapatırız.
Diş hekimlerinin çalıştıkları alan ise işte bu 50 cm’nin içidir. Yani mahrem alanımıza girerler. Özellikle diş hekimi korkusu yoğun olan kişilere tavsiyem muayeneden önce hekiminizle yüzyüze sohbet etmeniz.

Çocuklara gelince… Onlarda henüz korku duygusunun oluşmadığı parklarda, bahçelerde rahat rahat köpeklere, kedilere saldırdıkları zaman diş hekimi korkuları yoktur. Onlara bu korkuyu “anne babaları ve duydukları kötü deneyimler”le edinirler.
Bu nedenle daha henüz diş hekimi ile tanışmamış çocuğunuza bu korkuyu yerleştirmemek için çocuğunuza diş hekimini sevdirin.





YAŞANILAN KÖTÜ DENEYİMLER:

Diş hekimi korkusunun yerleşmesine en büyük neden ise kötü bir deneyimdir. Küçükken geçirilmiş can acıtıcı bir diş hekimi veya ebeveyn ile gidilen bir diş hekimi ziyareti de ebeveynin yaşadığı kötü deneyimdir. Bazen de çocukken “dişçiye götürürüm” gibi tehditler bilinçaltımıza diş hekimi kötü bir şey, düşüncesi oluşturur. Bu tip hastalara telkinde bulunulsa bile bazen müdahale için “hipnoz, sedasyon “ gibi yöntemler kullanmak gerekebilir.

DİŞ HEKİMİ KORKUNUZU YENMEK İÇİN KENDİNİZE YARDIMCI OLABİLİRSİNİZ

Korkunuz hakkında hekiminizle mutlaka konuşun. Neden korkuyorsunuz? İğneden mi aletlerden mi, bunu açık açık ifade edin. Bazen hastalar boğazına su kaçacağından bile korkabiliyorlar.

Konuşmanız sırasında probleminizin nedeni açığa çıkabilir ve çözüm yolu bulabilirsiniz.
Diş hekimine gitmeden önce stres noktanıza masaj yapın. Göğüs kemiğinizin tam ortasına işaret parmağınızla dairesel hareketle masaj yapın ya da elinizle yumruk yapıp halk arasında “döş” dediğimiz noktaya vurun.

DİAFRAM NEFESİ ALIN: Korku halinde ciğerimizin üst kısmından hızlı hızlı ,kısa kısa nefes alırız. Bunun yerine diaframınızı bir balon gibi iyice doldurup, biraz bekleyip sonra nefesinizi tutun.. Tıpkı bebekler gibi bu nefes bizim hayatımızın başlangıcında aldığımız nefestir. Özellikle diş hekimi koltuğuna oturmadan önce bunu 5-6 dakika yapın. Dik durun
ŞİFALI BİTKİLER: Diş hekimine gitmeden önce papatya çayı, ıhlamur, tarçın, rezene gibi sakinleştirici bitki çaylarından bir karışım içebilirsiniz.
Kendinize olumlu telkinlerde bulunun. Ama bu telkinlerde asla olumsuzluk kullanmayın. Korkmayacağım, korkmayacağım dedikçe korkarsınız. Bu nedenle “her şey yolunda” “her şey kontrolümde” demek daha mantıklı olacaktır.
Bedeninizi ve zihninizi kontrol altına alabilirsiniz. Tıpkı yüzlerce iğnenin üzerine yatan hint fakiri gibi. Birçok zaman çarpma ve düşme ile çok daha fazla canımızın acıdığı oluyor. Bu nedenle korku yüzünden ertelenmiş diş tedavilerinden dolayı gece uyutmayan diş ağrıları çeken o kadar çok insan var ki. Anestezik solüsyonların dişi tamamen uyuşturup hiçbirşey hissetmeden yapılan diş tedavisinin sonucu birçok hastadan duyulan söz “bu muymuş?” olur. Bu nedenle diş tedavinizi daha dişlerinizde küçük çürükler varken hatta onlar oluşmadan koruyucularla başlayın.
Unutmayın, Türkiye’de diş hekimliği oldukça ileri ve her diş hekimi sizin canınızı yakmadan diş tedavinizi yapacak yetki ve yetenektedir.

SÜT DİŞLERİ - DİŞ SÜRMESİ - SÜT DİŞİ ÇIKMA BELİRTİLERİ


Bebeğiniz ilk doğum gününü kutladığında genellikle 6 dişi çıkmıştır. Ön kesici dişler ilk 6 ayda görünmeye başlar.Yan kesiciler de 8. ayda sürer. Dört arka azı dişler 10-14 ay arasında, köpek dişleri ise 16-20 ayda, son olarak da en arkada çıkan süt büyük azı dişi 24-30 aylar arasında çıkar.

ERKEN VE GEÇ DİŞ SÜRMESİ
Süt dişlerinin sürmesi genel olarak 6 aydan başlar 30 aya kadar sürer. Ama bazı çocuklarda bu kural pek de genellenemez. Diğer bebeklerden farklı 2 ay erken ya da 2 ay geç sürebilirler.
Hatta bazı çocuklarda ender bile olsa ağzında 1 veya 2 diş sürmüş bir şekilde doğarlar. Bu dişler bazen gerçek süt dişidir.Ama bazen de köksüz küçük kalsifiye tomurcuklardır.
Bebeğin anneyi emmesine engel olur iseler mutlaka çekilmeleri gerekir.DİŞ ÇIKARMA VE HASTALIK
Diş çıkarma belirtileri çocuğunuzun genel sistemik durumunu etkilemez.Yalnız diş çıkarırken bebeğiniz çıkım yerinde oluşan kaşınmayı gidermek için eline ne geçirirse ağzına alır ve rahatlamaya çalışır.
Ağzına bir şeyler almasını engellemek hemen hemen imkansızdır. Dişlerini kaşımak için aldığınız çeşit çeşit diş kaşıyıcılar yere atılır, onun yerine ne bulunursa ağza sokulunca mikroorganizmalara davetiye çıkarılır.İşte o zaman hastalık başlar.
Yüksek ateş, ishal, kusama gibi belirtiler çoğu zaman yan enfeksiyonların sonucu ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle diş çıkarma belirtileri deyip yüksek ateşi veya ishali ihmal etmemek gerekir.


DİŞ ÇIKARMA BELİRTİLERİ
Ön keser dişler birçok zaman pat diye çıkıverir. Daha büyük olan azı dişi ve köpek dişleri çıkarken büyük ızdırap verir.
Bebeğinizde dişler sürerken aşağıdaki belirtilerden biri ya da hepsi olabilir:
_ 38⁰_39⁰civarında ateş görülebilir.
_ Bebeğiniz sinirli, uykusuz, huzursuz olabilir.
_ Dişetlerinde kızarıklık, kabarıklık olur.
_ Salyasında artış,iştah kaybı
_ Durup dururken çığlık çığlığa ağlama
_ Yanaklar kırmızı kırmızı, burun akar
_ Kulaklarını çekiştirir.

DİŞ ÇIKARTMANIN ORTAYA ÇIKARDIĞI RAHATSIZLIKTAN NASIL KURTULABİLİRİZ?
_Dişlerini kaşımasına yardımcı olabilecek galeta, çubuk kreker, küçük elma, küçük salatalık gibi besinler verebilirsiniz. Bebeğiniz iştahsız olacağından sizin de hazırlayacağınız çeşitli unların karışımı galetaları siz de bebeğiniz için hazırlayabilirsiniz.
_ Dişetlerini rahatlatmak için buzdolabına konulabilen diş kaşıyıcıları kullanabilirsiniz. Jel dolgulu olanlar ,dişetlerini irite etmeden rahatlatır. Diş kaşıyıcı bal, pekmez gibi tatlandırıcıya batırmadan temiz bir şekilde direk verebilirsiniz.
_ Salya sürekli akıp durur.Siz salyayı silmek için durmadan bebeğinizin ağzını ve gıdığını temizlerseniz sonuçta bebeğinizin çenesi ve gıdığı tahriş olabilir. Buralara koruyucu krem sürebilirsiniz.
_ Salyanın akması bebeğinizin göğsünün ıslak kalmasına neden olur.Bazı bebekler önlük bağlatmaz. Önlüğünü tişörtünün latına , pamuklu kısmı bebeğinizin tenine değecek şekilde takarsanız göğsün kuru kalmasını sağlarsınız.
_ Temiz bir parmak yardımıyla diş çıkartma jelini özellikle azı dişleri çıkarken yemek öncesi dişin çıkacağı bölgeye küçük küçük dairesel hareketler ile sürerseniz bebeğiniz rahat rahat yemek yer. Bu jel sürümü esnasında her zaman bebeğiniz istekli olmayabilir. Bazen yatmadan önce parasetomol içeren bir ağrı kesici de rahatlamayı sağlar.
_ Çığlıklar atarak ağlama krizi yaşandığında, bebeğiniz kendini oradan oraya atıp çaresizlik içinde kaldığında bazen yapılacak en iyi şey ona sıkı sıkı sarılmaktır. Bir şarkı veya sizin söyleyeceğiniz bir ninni onu rahatlatır. Özellikle ortamı sessiz ve loş hale getirin. Sizin bi yeriniz ağrıdığında ortamdaki her şey nasıl asabınızı bozuyor ise onun da sakinleşmeye ya da sakin bir ortamda kalmaya hakkı vardır.
_Sürme kisti de denilen dişlerin tam çıkamayı planladığı yerde mor görüntüler vardır. Bu morluk bir yere çarptığımızda kolumuzun morarması gibidir. Dişlerin sürmesinin gecikmesine neden olur.Bu nedenle küçük cerrahi müdahale gerektirebilirler. Bu müdahale gözünüzü korkutmasın. Küçük bir kesi ile dişin tepesi açılır.

SÜT DİŞLERİ DE ÇÜRÜR:
Hamilelik esnasında annenin dengeli beslenmesi ve emzirme sırasında alınan kalsiyum diş yapısnı etkiler.
İlk 6 ay anne sütü alan bebekle bu dönemde çürük tehlikesi yoktur, zaten bebeğin ağzında da diş yoktur.
Ek gıdalara geçilince çürük tehlikesi de başlar. Bu nedenle ek gıdalara mümkün olduğunca doğal tatlandırıcılar katılmalı. Şekerden mümkün olduğunca kaçınılmalı, BİBERONUN İÇİNE ŞEKER, PEKMEZ, BAL, BEBE BİSKİVİSİ konulmamalı.
Emzik kullanılıyorsa emzik de aynı şekilde temiz kullanılnalı, onu da bala, pekmeze batırmamalı, sık sık sıcak su ile yıkamalıdır.
Bebeğinizin dişleri, ağzı ve yanakları gazlı bez aracılığı ile temizlenmelidir. Çürük yapan mikroorganizmalar bebeklerin ağzında yoktur. Ama anne, baba veya kardeşlerin ağzına temas eden her ne olursa olsun bebeğin ağzına verilirse bu mikroorganizma da taşınmış olur

YEME BOZUKLUKLARINDAN DİŞLER NASIL ETKİLENİR

Günümüzde zayıf olmak artık tutku boyutunda . Zayıflamak ve ince görünmek bu denli önemli olunca çeşitli yeme bozuklukları ortaya çıkmakta . Bu bozukluklar APA tarafından üç guruba ayrılmıştır. Anareksiya Nervoza Bulimiya Nervoza Başka türlü adlandırılamayan yeme bozuklukları
olmak üzere üç guruba ayrılmıştır .

ANOREKSİYA NERVOZA
Sinirsel nedenlerle iştahın azalması anlamında da kullanılmıştır . Özelikle 10-24 yaşları arasındaki genç kızlarda rastlanılan Anoreksiya Nevroza görülme sıklığı % 0,3 civarındadır.
İki tipte gözükür. Kişi aç kalıp aşırı egzersiz yapar ya da aşırı atak tarzında tıkınıp yemegi çıkarır ya da laksatif veya diziretik kullanır.
Anoreksiyadan en çok dişetleri etkilenir özelikle tamamen yemegi kesenlerde vitamin kaybına bağlı olarak dişetlerinde savunma mekanizmasının kaybıyla dişetleri daha çok iltahaplanmaya kanamaya başlar . Dişeti rahatsızlığı zaten mevcut olan anoteksiya nervoza
Hastasında kemiklerde de kayıplar meydana gelerek dişlerde sallanma ve hatta kayıplar başlar .


BULİMİYA NERVOZA
Manken hastalığı da denilen yemek yedıkten sonra kusurak yenılenler cıkarılır ve bu şekılde sağlanır.
Yenilen gıdaların kusma ile cıkarılmasında mideden gelen hidroklorık asıt dişleri yıkar. Dilin yuzeyindeki papillalar tarafında tutulan asid dişde mineral kaybına neden olur. Diş dokusu mineral yapısını kaybettığınde mine yüzeyi zamanla aşınır. Ön dişlerin kesici kısımları incelerek camsı bir görünüm alır. Bu görünüme “Perimilolizis” denilmektedir. Zamanla bu alanlar dişlerin ciğneyici kısımşlarında da ortaya cıkar. Dişleriğn cıkıntılı yüzeyleri düzleşerek dişin yüzeyinde ciddi madde kaybı olur. Dişin minesi koruyucu özelliğini yitirerek dişi koruyamaz soğuk sıcak da ciddi hassasiyet oluşur.
Ağızda mevcut olan dolgular asidin erozyonu sonucunda dişi olan adaptasyonlarını yitirerek şişer ya da açılan aralıklardan çürümeye başlar. Bu o kadar bariz meydana gelirki kişinin kusma davranışının kesilip kesilmediğini anlamak için diş minelerinin yapısını kontrol etmek yeterlidir.
Kusma atakları dişlerde çürük oluşumunuda arttırır. Dişeti dokularındaki hassasiyete de neden olur. Tükürük bezlerinin yapısıda bozulur.
Diş etlerinde yanak ve yumuşak dokuda su kaybına bağlı çatlaklar, ülseratif lezyonlar, meydana gelir